Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 14.6.2007  

İSTANBUL ZENGİNLİĞİ


İSTANBUL ZENGİNLİĞİ


İSTANBUL ZENGİNLİĞİ


İstanbul’u yaşamak bir başka güzel… Doğasıyla, sergisiyle, konseriyle, konferanslarıyla… Doya doya yaşanacak bir kent…

UNİVDER’in düzenlediği pikniğe ilk defa gittim. İlk defa Orman Fakültesini ve çevresini gördüm. O gün oksijen sarhoşu oldum, bir de sessizlik…

İlk defa “Atatürk Arboretum”unu gördüm. İçeri girdiğimizde çok hoş bir tabela ile karşılaştık… Canlı Ağaç Müzesi… “Bu hafta çiçek açan bitkiler…” Saydım 11 tane… Ve çok duygulandım… Ağaçlar çok ilginç kökleri dışarıda sularda yüzüyor, tıpkı kuğular gibi… Şemsiye ağaçlar var. Yeşilin sayısı çok fazla, muazzam sessizliğin içinde… Gördükçe manzarayı bir başka yaşadım dünyayı…

Arboretum; bilgi, emek ve sabırla meydana getirilmiş birer canlı bitki müzeleri… Kuran ve emeği geçen herkese yürek dolusu teşekkürler…

UNİVDER Sanatçı Öğretim Elamanları Sergisi bu yılda Fındıklı, Tophanei Amire’de açıldı. Bence İstanbul’da en güzel buluşma yerleri kokteyllerdir. Çoktandır görmediğim birçok arkadaşıma rastladım. Birkaç arkadaşım da haber vermemle sergideydiler. Özellikle organizede yer alan UNİVDER başkanı ile dostum, velim ki kızı İAGSL de iken öğrencimdi M. Zaman SAÇLIOĞLU’na teşekkür ediyorum. Güzel bir sergi olmuş. Satılanların bir kısmı derneğe kalacak.

Kokteyllerin bir faydası da yeni insanlarla karşılamanız ve tanışmanız… “Portrelerle Rafet Ekiz Anma Sergisi”ne gittim tabii yine haber verdiğim arkadaşlarla. Hiçbir yerden tek program, tek davetiye almam. Fazla alır arkadaşlarıma, öğrencilerime dağıtırım ve haber veririm bir şekilde. Bir genç yaklaştı, “siz Tülay Hanımsınız, değil mi,” dedi. Kısaca “evet” dedim. “Sizi sitenizden ve internetteki yazılarınızdan tanıyorum. Ben Mustafa BİLGİN, epik tiyatroyu çizen…” Ben de karikatür delisi olarak en önce, dikkatli ve uzun baktığım sayfa olarak karikatür sayfası, en değerli sayfamdır gazetede… Gerçekten karikatüre bayılırım kocaman bir makale gibidirler. Hem eğlendiriler, hem düşündürürler, hem baktırırlar, hem okuturlar… İçinde ne çok şeyi barındırıyorlar. En sevdiğim yanı da karşı çıkışlarıdır, içlerinde barındırdıkları felsefedir. Mustafa Beyin bant karikatürleri hakikaten içinde ince bir zekayı barındırıyor. Günü yakalıyor. Meğer ağabeyi galerinin sorumlularındanmış. Hemen onu tanıştırdı…

İsa ÇELİK Bey, kokteyllerde en çok karşılaştığım insanlardan biridir. Arkadaşlarıma tanıştırdım. Biriktirdiği fotoğraf makineleri aklımda olduğu için arkadaşlara da görmelerini önererek bir gün İsa ÇELİK mekanında buluşmaya karar verdik.

Biri daha “siz Tülay ÇELLEK’siniz, değil mi,” dedi. O da fotoğraftan. Gösterisine davet etmiş bende gitmiştim. Sulukule’de yaşayan çocuklarla birlikte yaptığı bir fotoğraf atölyesi… Kendisini bir kere daha kutladım.

Bu yıl dinlediğim en mükemmel konserdi, Sayın İdil BİRET’in konseri. Tabii yine birçok arkadaşıma davetiye alıp, haber verdim. Hepsi de memnun kaldı konserden. Vedat KOSAL adına yapılan bir konser. CHOPİN çaldı. Elleri sihirbaz gibiydi. Her el ve parmak aynı anda başka tuşa basıyordu, tüm vücudu piyanoya eşlik ederek… Müthiş bir yetenek… Ne kadar teşekkür etsek azdır. Konserden sonra Mimarlık Fakültesinin önünde kokteyl oldu. Burada da doğal olarak epey tanıdığıma rastladığım gibi sürpriz karşılamalar da oldu. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesine seminer vermeye gittiğimde tanıştığım Dekan Bey, YTÜ ye gelmiş. BÖTE öğrencilerinin dersine girmiştim geçen yıl ve çok memnun kalmıştım. O zaman idarecilerine rastladığımda “öğrencilerimiz dersinizden çok memnun, sizinle devam etmek isteriz, çılgın bir ders diyorlar” demişlerdi de beni kahkahaya boğmuşlardı. Bir de güzel bir tesadüf-sürpriz yaşadık. Vapurlar grubundan bir arkadaşı ve annesini davet etmiştim. Annesi daha önceden tanıdığım çıktı. Artık daha bir tesadüflere inanır oldum…

Daha önceki Şiiristanbul etkinliğinde memleketlilerime rastlamıştım. Bu sefer ki gidebileceğim zamana ait olan etkinlikleri kaldırdılar sonradan. Sadece Yerebatan sarnıcındakine gittim. Ama orada da üşüdüğüm hatta donduğum için bir konser, 4 şiir dinletisinden sonra kalkmak zorunda kaldım. Sayın Kemal ÖZER bastonla zor yürüyordu. Halbuki kolay yürüdüğü anlarda da şiirlerini dinlemiştim. Bana Şükran KURDAKUL’u anımsattı. Onun genç dönemleriyle, aynı dönemlerini… Nedense şairlerin yaşlanması daha bir koyuyor bana…

İstanbul yaşa yaşa bitmez… SODEV, İSVEÇ eğitim semineri doyurucuydu, yeni dostlar edinmemi sağladı. Üstelik devam edecek.

SAYED’in toplantılarını Taksim Gezi otelde yapıyorduk. Son toplantıda Gezi otelin de İstanbul değişiminden nasibini alarak yıkılıp yeniden yapılacağını öğrendik. SAYED in yönetim kurulunda olduğum halde şimdiye kadar ki etkinliklerinde yer almıyordum. Ama bu sefer başkanımızın önerilerine bizzat katılmaya karar verip, kendime dair önerilerde bulundum. Kabul edildi. Hem panelist olacağım hem de “yaratıcılık” konulu seminerimi vereceğim, gençlere… Bir de SAYED olarak sergi düşünülüyor, ona da katılacağım…

Coştun gönül, seni nasıl tutacağız? Tutmayalım o halde… Kendini baharın rüzgarına, kokularına, çiçeklerine bıraksın…

Kaç yıldır isteyipte gidemediğimiz Mülkiyeliler Birliği pikniğine katıldık ilk defa… Önce gelenler yer minderlerini kapmışlar biz masada oturduk. Çocuklar için mükemmel olmuş… Çocuk parkına dair her şey vardı neredeyse…

Denizi seviyorum
Vapurları seviyorum
Vapurlara eşlik eden martıları da
Vapurda rastladığım dostlarıma
Denizin rüzgarı eşliğinde gülümsüyorum
Ve
Vapurlarımı vermiyorum…


Bir gün fakültenin koridorunda önüme özellikle geçen bir güzel öğrencim odamızın yanındaki sınıfın elektriğini kapatırken gözlerimin içine bakarak, “küresel ısınma, elektrikleri kapatmak lazım” dedi… Çünkü sürekli ışığı açık bırakılan sınıfa ders sonrası giriyor ışığı kapatıyordum. Bir gün dayanamayıp tahtaya, “Küresel ısınma… Dersinizden sonra elektriği söndürünüz lütfen…” yazmıştım… Aynı öğrenci lavaboya girerken de “artık sifonu yarım çekiyorum,” demişti tüm sevimliliği ile… Dersarası yarışma jürisinin yayınlanan değerlendirme yazısını da Dekan Beye vermiştim… Bir şeyler yapınca etkisi görülüyor… Etrafta “küresel ısınma” sözleri dolaşmaya başladı…

Kaç gündür kafamda bir kurmaca var uzayıp giden, küresel ısınmaya ilişkin… Beni bile konuşturdu, yazdırdı ve çizdirdi ya bu düzen… Daha ne diyeyim…

Upuzun bir bina… Bir tek benim penceremden çiçekler duvara renk katıyorlar… Bunu görerek binaya girmek ve odanın kapısını açtığımda beni müziğin karşılaması kadar güzel bir şey olamaz.

11-06-2007 / İSTANBUL


Tülay ÇELLEK

Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi

Sanat Yazarları ve Eleştirmenleri Derneği
Sanat Yönetmeni ( SAYED )

http://www.tulaycellek.com

tcellek@yildiz.edu.tr


Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 3114 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.