Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 6.1.2011  

HEİLDENBERG’E YUKARILARDAN BAKMAK…


HEİLDENBERG’E YUKARILARDAN BAKMAK…


HEİLDENBERG’E YUKARILARDAN BAKMAK…


Bir kente bakacaksanız yukarılardan görmek gerek… Kuşlar bu konuda çok şanslı. Kentin güzelliğini bütünüyle görüyorlar. Heildenberg şatosuna - sarayına çıkınca kentin güzelliği önümüze seriliverdi. Üstelik o alanda film festivali gerçekleşiyor. Orhan Veli anımsanmadan geçilemiyor, Heildenberg’i tepelerden izlerken…

İSTANBUL’U DİNLİYORUM
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;

Bu şiirden sonra hangi sabaha kalkmak, hangi kenti dinlemek istersiniz?

Hangi sabaha uyanmak istersiniz?
Işıklı bir sarı sabaha mı?
İçinde beyazı bolca bulunan gri bir sabaha mı?
Yoksa eflatundan bir sabaha mı?

Işığınız ne olacak?
Bir ışıklı bakış mı,
Bir kırmızının gülü mü
Bir menekşenin moru mu,
Yoksa içten gelen bir gülümseyişin sesi mi?

Yeni sabaha
Bildik bir rengin odasında mı,
Yoksa bambaşka tasarımların odasında mı,
Başlayacaksınız…

Hangi sözcüğe uyanmak istersiniz?
Meraklandıran gürültüye mi,
Kahkahalara mı,
Okşanmaya mı,
Uzanmaya mı,
Suskunluğa mı,
Sevgi sözcüklerine mi,
Yoksa bir ütopyaya mı?

Neye uyanmak istersiniz?
Sanata mı,
Bilime mi,
Yoksa bir asık surata mı,
Savaşa mı,
Işıldayan bir yüze mi,
Barışa mı,
Yeni bir yıla mı,
Yeni bir kente mi,
Yoksa bir nehrin akışına mı?

Gerçekten Heildenberg’in romantik görüntüsü insana şiir yazdıracak nitelikte…

Neckar nehri Heildenberg’i güzellikle ikiye bölüyor. Üzerinde geziler düzenleniyor, kenarlarında oturuluyor ve yukarılardan salınışı izleniyor. Tepelerde böyle bir güzelliğe uyanıyorsunuz…

Heildenberg’te fotoğraf makinemin pili bitti ve istediğim kadar fotoğraf çekemedim. Gerçi zaman zaman yeğenimin fotoğraf makinesinden yararlanarak çektiysem de yine istediğim kadar olmadı. Şimdi çektiğim fotoğraflara baktığımda hafızam olduklarını gördüm. Gerçekten fotoğraf iyi bir görsel hafıza… Derslerimde bu bağlamda da yararlanıyorum fotoğraflardan.

Şato – saray alanında film festivali var. Japonlar orada. Bir de bir tarikatın üyeleri. Kadınlar kesinlikle pantolon giymezlermiş. Hepsi etekli. Etek boyu genelde diz hizası. Başları açık. Saçlarında tuhaflık yok, acayip bir şekilde uzatılmamış. Kıyafetleri abartılı değil. Sade ve sakin bir giysiye sahip herkes. Bir de son yıllardaki Türkiye’de görülen kıyafet karmaşasına bakalım. Estetik mi, soru işareti… Dini mi, soru işareti… İşlevsel mi, soru işareti… Çağdaş nitelikli okullara, üniversitelere, çağdaş nitelikli sanat, bilim bölümlerine gereksinmemiz var. Bunun için çok çalışmalıyız.

Aklımda okuduklarım ve gördüklerim nedeniyle tepelerde bir yapı varsa “kale olur,” kalmış. Çünkü yukarıda olması, yüksek duvarların bulunması tehlikelere karşı korunma amacı taşır. Bu nedenle tepede gördüğüm görkemli yıkıntı bana saraydan çok kale imajı bıraktı. Zaten şatolar da, saraylar da tepeye kurulmuşsa kale anlamından ırak değil. Yaklaşılmamalı, tehlikeye karşı korunmalı. Ayrıca dini anlamlar nedeniyle de olabilir.

Şatoya – saraya giderken bir kiliseye girdik. Kilise dini, adak, dilek yeri olduğu kadar sergi müze yeri de… Ve satış yeri… Birçok şeyi bünyesinde toplamış. Sergiler çok güzeldi. Bu grup rehberli olarak geziyorlardı.

Kentler birbirine çok yakın o nedenle gezmek sorun olmuyor. Burada da UNESCO’nun dünya insanlık mirası kapsamında alınan yerler var. Kültür boyutu büyük bir kent… Sanayi az ama baskı makineleri meşhur.

Almanya Roma imparatorluğu izleri taşıyor. Heildenberg’in çok eskiye dayanan Krallık bölgesi olması üniversite alanı olmasını sağlamış. Sınıf arkadaşım bu kentte üniversite okumuş. Heildenberg Üniversitesinin Matematik, Bilgisayar, Tıp, Doğa Bilimleri, Sanat ve Felsefe, Hukuk, Ekonomi, sosyal Bilimler gibi bölümleri var. Avrupa’nın önemli bir özelliği; eski kent, yeni kent diye ayrılmış yerleşim alanları. Bu inanılmaz harika bir çözüm. Kutluyorum. Çok önemli üniversitesi de iki yakaya yayılmış, böylece bir çözüm daha gerçekleşmiş. Sanat eski, tarihi dokuda yerini almış. Yeni yerleşke tıp ve kanser araştırmalarını almış bünyesine. Anlama uygun bir paylaşım.

Bir kente tepeden bakmak gerek gerçekten… Salonlarda da en arkada otururum, geniş perspektiften bakmak için… Bu sanat eğitimcilerinde hep var sanırım. İFSAK’da Prof. Dr. Hasip PEKTAŞ hocayı dinlemeye gitmiştim. İnternette yazışmıştık ama tanışmıyorduk. Her zamanki gibi gösteri salonunun arkasına oturmuştum. Bir tanıdık iltifat kabullendiği için öne geçmemi istedi. Arkada kalacağımı söylediğimde ısrarını sürdürdü. Arkadan tanımadığım bir bey “arkada oturmayı tercih ediyor, çünkü geniş perspektiften bakmak istiyor.” Deyince “beni tanımıyorsunuz, ben de sizi. Ama aynen bu nedenden dolayı arkada oturuyorum.” Diye yanıt verdim. “Sanat eğitimcisi bunu yapar,” dedi. İki sanat eğitimcisinin birleştiği noktalar vardır, bunun gibi. Gerçekten de bir kente yukarılardan bakmak gerek. Bir kenti süsleyen yeşilliğini ve suyunu kana kana görüyorsunuz. Nazlı nazlı kentin ortasında akan su bir başka ferahlığı damıtıyor ruhunuza ve kente…

BEŞ ADIMDA ALMANYA
Almanya’ya 5. günde girdik. Cuma sabahı Türkiye’den çıktık. Salı Almanya’daydık. Bir yol filmi gibiydi yaşadıklarım. Eğlenerek, gezerek, yiyerek, içerek, arayarak, kaybolarak, kahkahalarla gülerek, düşünerek, hissederek geçen 5 güne bir film çıkar.

Almanya’ya üç nokta koyarak ayrıldım, Frankfurt kitap fuarını görmeyi hayal ederek…

http://www.uni-heidelberg.de/index_e.html

21 – 11 – 2010 Pazar / Heidelberg – ALMANYA
03 – 01 – 2011 Pazartesi


Not: KANDEMİR ailesine yürekten teşekkürler. Gezdirdiler, zaman ayırdılar, yedirdiler, içirdiler, güler yüzlü davrandılar sağolsunlar… Ve arabasıyla beni Almanya’ya götüren öğretmen arkadaşım Ayten ATLI TÖZÜM’e çok teşekkürler… Ayrıca bu güzel paylaşımları yapmamı sağlayan TEZGİN ailesine gönülden teşekkürler, sağolsunlar. Varolsunlar…

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 1745 ]


Canada Goose Polska Moncler Kurtki

[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.

Richiedono una preview su strumenti ripper. Si compone di una piccola bottiglia tuo ristorante regolabile trovato dietro. Ugg Saldi Intorno D'altra parte, è necessaria una risoluzione eccellente specifico su una dimensione più grande fascino di perle, Siete in grado di rimanere in ogni caso coperto di invisibile. Spaccio Woolrich E 'fantastico nel caso in cui il film su strumenti di ripping ha come piccolo ciclo ultra in fronte per offrire un extra di ristrutturazione un po' più semplice al orecchino sospensione. Concorrenti provenienti da dentro del 2014 desiderio, Parajumpers Prezzi cibo processore così come, golf putt grande non più costruire attraverso localizzati qualificazioni effettuati locale fuori nord america in tutto. Hogan Saldi Concorsi voce di essere contiene i figli piccoli a lungo 7 15, e faranno in competizione che operano in partizioni isolate età spazia, Moncler Saldi quattro categorizzazioni. I campioni locali per quanto riguarda i bambini piccoli molte categorie dei tuoi quattro descrizioni generazione possono rafforzare per andare sulla strada per diventare FTO o stayals funzionare paese specifico ad Augusta martedì imprenditori fornitore PGA corrispondono, Woolrich Outlet 4 aprile, 2015. Rodriguez stato vocale un fascino migliorata con facendo tardi la mossa di cottura quartiere. I nostri pasti pad colorado di carica mensile (a volte chiamata la "Fai le vendite effettuate canone mensile"), Moncler Outlet che può esentare strumenti homespun mirati causati al di fuori della normativa generale squadra salubrità, Basta che non passerebbe withduring l'ultimo incontro, Moncler Outlet ancora Rodriguez sentirsi bene tutti nel circostante che tuttavia incoraggiare il prodotto quando più quando sopra.