Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 16.1.2007  

ÇEŞİTLEMELER… VE SEVGİLİ ÖĞRENCİMDEN MEKTUP…


ÇEŞİTLEMELER… VE SEVGİLİ ÖĞRENCİMDEN MEKTUP…


ÇEŞİTLEMELER… VE SEVGİLİ ÖĞRENCİMDEN MEKTUP…



TÜRSAK 9. Uluslararası Sinema ve Tarih Buluşması” nedeniyle katıldığımız kokteyl, ardından ödül töreninde yaşanan büyük anlam; ödüllerden biri Irak’a gitti. Ve “Kapanış Konseri,” Sayın Ronald BATİK’ten Mozart’ı dinlemek bir başka güzeldi. Teşekkür ederiz. Piyanodan yaşama dökülen ezgiler; "Mozart between Improvisation"

Sergilemeler artık ne kadar çok değişti, alışkanlıklar değiştiriliyor – değişiyor, ezberler kırılıyor. İyi de oluyor. İrkiltmek lazım artık insanları… Garanti Galeride tasarımlar, sandalye vb. koliler içinde sergileniyor. Taşınmaya hazır mı, yoksa yeni mi gelmişler? Sanki kolilerin açılmışlığında, tasarlananlar içinden çıkartılıp asıl yerine konmak için bekliyor…

İlginç bir yarışma; Şinasi Barutçu Kupası… Yarışmacılar 6 fotoğraftan oluşan bir diziyle katılıyorlar. Süre 3 yıl ve her yıl atlamak zorundalar. Tabii elenenler bir sonraki yıla devam edemiyorlar. Bu sene fotoğraf evinde gittiğim bu sergideki her dizi bütünlük ve kişisellik açısından birbirinden bariz olarak ayrılıyordu. Ve tabii kendi içinde benzerlikler taşıyorlardı. Katılanlara başarılar…

29 Aralık 2006 Cumartesi, saat 17.00 de Piramid Sanat’ta Yönetmen ve Gazeteci Geronimo’yu dinlemeye gittim. Önce çektiği belgesellerden özetler sundular. Sonra zaman zaman karşılıklı olan sohbetini dinledik.

Biraz erken gittiğim için üst kata sergiye çıktım. Sayın Baykam’ın diğer çalışmalarına göre daha sadelik ve bana göre kalıcılık taşıyan resimlerini izledim. Picasso’nun portesi kadınlarla ilişkilendirilerek sunulmuş bazı yapıtlarında. Ve atlar… Gerçekten lekesellik burada daha bariz, daha az parçalı ve daha az yorucu… Alt katta kursların, etkinliklerin olduğu atölyeyi gösterdiler. Ben doğrudan kafeteryaya girmiştim. Bir giriş daha var. Apartman dairesine giriyorsunuz ve sanki Fransa’dasınız… Türkiye’de olmayı tercih ederim. Tabii Fransa’yı Fransa’da yaşamak daha doğrudur bence… Kafeterya da kitaplar var. En çok bu hoşuma gitti.

13 Cumartesi Kültür Bilincini Geliştirme Vakfında yeni yıl kutlamasına katılacağım. Severek gideceğim. Özlem gidereceğim…

19 Cuma akşamı Sevgili Hamit KINAYTÜRK ağabeyimiz için düzenlediğimiz yemeğe katılacağım, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinin sosyal tesislerinde. Onsuz, orada ilk yemeğimizi yiyeceğiz. Bu, acı veriyor bana…

Yazımı çok sevdiğim, değer verdiğim bir öğrencimin mektubuyla bitireyim. Hep ben onlara yazmıyorum, arada bir onlar da bana yazıyorlar.

Cihan, okuyan hem de çok iyi yapıtları okuyan bir arkadaşımız. Oldukça yaratıcı bir öğrenci. Ve “kısa film” ile ilgileniyor. Umarım zaman içinde onun var ettiği, yarattığı kısa filmleri izleme olanağı buluruz. Bu denli entelektüel tavrını, kültürünü çok sevdiği bir alanda yaşamlaştırır ve bizi derslerimde olduğu gibi zenginleştirir. Kendisini bize yaşattığı güzelliklerden dolayı teşekkür ediyorum.

Hocam (biliyorum hocam'ı sevmiyorsunuz ama alışkanlık :D) öncelikle size teşekkürlerimi sunuyorum...Yılın başında zor da olsa - 6 yıllık ağır bir eğitim sürecinin bünyemdeki yaratıcılığı tamamıyla öldürdüğünü düşündüğüm bir zaman aralığında - sizin dersinizi seçebilmiştim. Keyifli bir ders olduğunu yıllardır duyuyorduk ve en sonunda dersi alabilmenin mutluluğuyla ilk derse geldim. İlk başta öğrenci merkezli olması, sınavların o kadar önem taşımaması gibi konular beni daha da mest etti. Doğrusunu söylemek gerekirse ilk başlarda bir şeyleri beyin fırtınası içinde hemen bulup çıkarıp dile dökmek oldukça zor geldi. Ama sizin desteğinizle ve motivenizle ''işe alındın''larla gerçekten de yaratıcı yönümüzü ortaya çıkardığınızı düşünüyorum. 6 yıldır istatistik verilerinin analizlerini yapmaktan matematik problemleri çözmekten yaratmaya zaman bulamayan ben ve yaratıcılığımın olmadığına inanan ben, yıllar sonra çok güzel bir yazı olmasa da yaratıcılık ile ilgili kısa bir öykü, kısa film hastası biri olarak bir kısa film afişi, 3 saatlik zaman dilimi içinde (ki ilk bir saati çay kahveyle geçti) saat tasarımları, özgürlük kavramları ile ilgili yazılar çiziler eskizler yarattım. Ve bunları kendi çapımda olsa bile ( çizimim yok denebilecek kadar kötü çünkü ) yapabildiğimi görmek bana bir özgüven kazandırdı… Size bunların tümü için teşekkür etmek istiyorum...

Her zaman siz mi mail atacaksınız bir kere de ben atayım dedim... Hem dersin yönetimi de bize geçti :D

Sevgiler...

S.Cihan … Graf Tas… )


Sevgili Cihan’a yanıtım;

Merhaba,

Sevgili Cihan, baştan beri dersi siz yönetiyorsunuz aslında. Sen de yönetime en iyi katılanlardan ve yaratanlardansın. Dolayısıyla seni tanımak yaşantımızın zenginliği oldu bu yıl. Ben de öncelikle yürekten teşekkürlerimi gönderiyorum sana ve güzel arkadaşına…

Yaratıcılığını öncelikle sen öldürürsün. Ama gördüm ki aslında buna müsaade etmemişsin. Bu beni çok sevindirdi. Ve derslerime gelemeyeceksin diye ödüm koptu. Katkın büyük oluyor çünkü.

Sınav konusunda haklısın, onları kendinizi ifade etmeniz için vesile yapıyorum, o kadar.

Baştaki zorluğa katılıyorum. İnan benim yapamayacağım süratte yöntemin ayırımına varıp kısa sürede harikalar yaratıyorsunuz. Bu da beni çok mutlu ediyor. Çalışanı seviyorum. Ve desteklemek gereği duyuyorum. O nedenle moral vermekten keyif alıyorum. O zaman benim de moralim düzgün oluyor.

Biliyorsun yaratıcılığın zamanı, zemini, mekanı yoktur. Aslında kahve içerken de "yaratıcılık" adına çalışıyordun belki de ama ayırımında değildin. Gevşeme anları yaratıya neden anları da olabiliyor. O nedenle çay, kahve molası şart.

Ve herkesin üstün bir yanı vardır. Senin de var. Umarım yaşamın boyunca bunun köreltilmesine izin vermezsin. Çünkü her şey, senin elinde biliyorsun.

Ortak yönlerde buluşmak çok hoş. İnsan yalnızlığını gideriyor. Bir kısa film hastası olarak konuşuyorum. Belki senin dediğin gibi bu hengamenin ortasında buluşmak güzel oldu, mutluluk oldu.

Keşke bu mektubu daha önce yazsaydın, sevincim erken başlardı. Ama yine de o kadar büyük bir güzellik oldu ki, sağol.

Yarın görüşmek üzere… Bana çok güleceksiniz…

Sevgiler…


12 – 01- 2006 / İSTANBUL

Tülay ÇELLEK

Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi

http://www.tulaycellek.com

tcellek@yildiz.edu.tr


Bu yazı salt
www.amatorceedebiyat.com
ve
www.tulaycellek.com
Sitelerinde yayınlanır

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 3334 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.